Geçen Pazar günü Şile’ye gitmeye karar verdik. Pendik köprüsünden Şile sapağına saptık ama ondan sonra sapak bulamadığımız için, kaybola kaybola, 1,5 saat sonunda, Şile’ye ulaşmayı başardık. Hava parçalı bulutlu ve biraz serindi. Ama arada bir bulutların arasından yüzünü gösteren güneş, insanın içini ısıtmaya yetiyordu. Oturup bir şeyler yemek için güzel bir yer bulduk. Klas restaurant denen bu yerin bahçesinde, çok güzel kamelyalar vardı ve buralarda yemek yeniyordu. Manzara ise muhteşemdi. Plajlara, boylu boyunca sahile ve denize, dağın tepesinden bakan bir yerdi burası.
Yemeğimiz gelinceye kadar manzaranın ve mis gibi sahil havasının keyfini çıkarttık. Aleyna yine kıpır kıpırdı ama onu da kamelyanın minderlerinde gezdirerek oyalamayı başardık. Yemek (köfte)oldukça lezzetliydi. Aleyna da yemeği oldukça beğenmiş olmalıydı ki köfteleri keyifle yiyordu.
Manzarasıyla, sevimli kamelyalarıyla, mis gibi havasıyla ve güzel yemekleriyle bu şirin mekanda gerçekten çok keyifli vakit geçirdik. Buradan ayrıldıktan sonra Şile’nin rıhtımında ve ana caddesinde biraz gezdik. Ve daha sonra evin yolunu tuttuk. Çok şükür ki ,dönüş tabelaları iyiydi de 70 km.lik yolu yaklaşık 1 saatte tamamlayabildik.
