Bebeğimiz maalesef küveze girmişti. Normal şartlarda 17 Aralık'ta doğması gerekirken 22 Kasım'da doğmuştu. Yaklaşık 1 ay önce doğmasına rağmen, maşaallah kilosu çok iyiydi.(4020 gr.) Ama bu kadar kilolu olmasına sebep olan, benim hamilelik şekerimin yüksek olmasından kaynaklı, şeker düşüklüğü problemi ve bu şeker probleminin de sebep olduğu, vaktinden önce doğmasının da sebep olduğu, solunum yetmezliği problemi vardı. Bu sorunları çözmeye çalışıyorlardı.(Daha sonra, bebeğin yenidoğan sarılığı problemini de çözdüklerini öğrenecektim.)
Bana hamileliğimin 24-28. haftaları arasında 50 gr. şeker yüklemesi yapılmış ve sonuç 141 mg/dl çıkmıştı. Üst sınır 140'tı. Doktorum normalde 100 gr.glikoz ile ikinci bir test yaptırmalıydı.Ancak üst sınıra çok yakın olduğum için bu teste gerek duymadı. İlaç da vermedi. Bana, sadece yediklerime dikkat etmemi söyledi. Yoksa, bebeğin iri, doğum sonrası oluşan şeker düşüklüğü ile şeker hastası olmaya aday olarak doğabileceğini söyledi. Bu durum oluştuktan sonra, yediklerime daha da dikkat ettim. Ama maalesef, erken doğuma da, bebeğimin küveze girmesine de engel olamadım.
İnsan empati yapabilir ama empati yaptığı şeyi yaşamak hakikaten çok başka. 8 ay karnımda taşıdığım bebeğim, artık karnımda değildi. Yanımda da değildi. Hatta nasıl bir bebek olduğunu bile bilmiyordum. Boynuna gömülüp öpememiş, koklayamamıştım. 3 gün boyunca da kucağıma alıp öpüp koklayamayacaktım. Tabii başta, ne kadar süre küvezde kalacağı belli değildi. Ancak en önemlisi bebeğimizin ne zaman iyileşeceğiydi. "Bebeğimize birşey olmaz değil mi?" soru ve korkusu da buna eşlik ediyordu.
Bana hamileliğimin 24-28. haftaları arasında 50 gr. şeker yüklemesi yapılmış ve sonuç 141 mg/dl çıkmıştı. Üst sınır 140'tı. Doktorum normalde 100 gr.glikoz ile ikinci bir test yaptırmalıydı.Ancak üst sınıra çok yakın olduğum için bu teste gerek duymadı. İlaç da vermedi. Bana, sadece yediklerime dikkat etmemi söyledi. Yoksa, bebeğin iri, doğum sonrası oluşan şeker düşüklüğü ile şeker hastası olmaya aday olarak doğabileceğini söyledi. Bu durum oluştuktan sonra, yediklerime daha da dikkat ettim. Ama maalesef, erken doğuma da, bebeğimin küveze girmesine de engel olamadım.
İnsan empati yapabilir ama empati yaptığı şeyi yaşamak hakikaten çok başka. 8 ay karnımda taşıdığım bebeğim, artık karnımda değildi. Yanımda da değildi. Hatta nasıl bir bebek olduğunu bile bilmiyordum. Boynuna gömülüp öpememiş, koklayamamıştım. 3 gün boyunca da kucağıma alıp öpüp koklayamayacaktım. Tabii başta, ne kadar süre küvezde kalacağı belli değildi. Ancak en önemlisi bebeğimizin ne zaman iyileşeceğiydi. "Bebeğimize birşey olmaz değil mi?" soru ve korkusu da buna eşlik ediyordu.
Bebek yoğun bakım ziyaret saatini beklemeye başladık. İlk kez yoğun bakımda bebeğimizi gördüğümde, tanıştırıldığımda, müthiş sevinçle karışan o derin hüznü (küvezde ve solunum cihazına bağlıydı,serum veriliyordu.)hiç unutamıyorum. Korkarak eline , tenine dokunabildim. Tek tesellimiz, orada ona iyi bakılacağı ve iyileştirileceğiydi.
Üzüntüden olsa gerek sütüm de gelmiyordu. Şekeri dengelenince serumu kesip süte geçeceklerdi. Süt pompasıyla 2 gün boyunca uğraştım. Ama sütüm gelmedi. Mama vermeye başladılar. Sonradan çok şükür ki sütüm gelmeye başlayacaktı.
Hastaneden çıkma vakti geldiğinde,(doğumdan iki gün sonra) bebeğimizi orada bırakıp ; eve yine 3 kişi(eşim, ben ve kızım) olarak dönmek hiç kolay olmayacaktı. Üstelik onu ne zaman evimize götürebileceğimiz de belli değildi. Net birşey söylemiyorlardı. Ne zaman tamamen iyileşip çıkmaya hazır olursa, o zaman bize haber verip taburcu edeceklerdi. O zamana kadar da ziyaret saatlerinde gidip görmeye ve pompayla çektiğim sütümü vermeye devam edecektik.(Bu arada, doğum yaptığım hastanede, bebek yoğun bakım servisine, maalesef sadece bebeğin anne ve babasını alıyorlar. Kızım, kardeşinin sadece fotoğrafını görebilmişti. Hayal ettiği bu olmadığı için de çok üzülüyordu.)
Çok şükür ki bekleyişimiz uzun sürmedi. Eve geldiğimiz günün ertesi günü telefonumuz çaldı. Hastaneden arıyorlardı. Ahmet Emir'in kıyafetlerini getirmemizi, bir aksilik olmazsa çıkartacaklarını söylediler. Nasıl hastaneye gittiğimizi hatırlamıyoruz. Küçük prensimiz iyiydi ve çıkmaya hazırdı.
Veeee mutlu son. Bebeğimizi kucağımıza alıp evimize getirdik. Sonunda hep birlikteydik. Ayrılık bitmişti. Artık bebeğimizi doya doya öpüp koklayabiliyorduk.Allah herkese; bebekleriyle beraber, sağlıkla evlerine dönebilmeyi ve bebeklerini(altın toplarını)sağlıkla büyütmeyi nasip etsin inşaallah.
Çok şükür ki bekleyişimiz uzun sürmedi. Eve geldiğimiz günün ertesi günü telefonumuz çaldı. Hastaneden arıyorlardı. Ahmet Emir'in kıyafetlerini getirmemizi, bir aksilik olmazsa çıkartacaklarını söylediler. Nasıl hastaneye gittiğimizi hatırlamıyoruz. Küçük prensimiz iyiydi ve çıkmaya hazırdı.
Veeee mutlu son. Bebeğimizi kucağımıza alıp evimize getirdik. Sonunda hep birlikteydik. Ayrılık bitmişti. Artık bebeğimizi doya doya öpüp koklayabiliyorduk.Allah herkese; bebekleriyle beraber, sağlıkla evlerine dönebilmeyi ve bebeklerini(altın toplarını)sağlıkla büyütmeyi nasip etsin inşaallah.
Rabbim, bütün bebekleri nazarlardan korusun. Ve annelerine, babalarına bağışlasın... |
0 yorum:
Yorum Gönder