www.birdelikizinturkusu.blogspot.com

bir deli kızın türküsü

Comments: (0)
Plaka : 19
Telefon Kodu : 364
Nüfus : 597,065
Yüzölçümü : 12.796,21 km²

 Saat Kulesi, Çorum

Çorum



Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

 
Comments: (0)
Plaka              : 18
Telefon Kodu : 376
Nüfus              : 270,355
Yüzölçümü     : 7.491,89 km²

 Ilgaz Dağı, Çankırı




Ilgaz Dağları, Çankırı

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin


* Doruk Mevkiinde kış aylarında kayak yapmadan,
* Ilgaz Dağı Milli Parkı'nı görmeden,
* Çankırı Müzesi'ni dolaşmadan dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka              : 17
Telefon Kodu : 286
Nüfus             : 464,975
Yüzölçümü    : 9.950,43 km²


 Truva Atı
 Kilitbahir Kalesi
Ünlü Troy filminde kullanılan tahta at

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin


* Gelibolu Yarımadası'nı dolaşmadan, Şehitlikleri ziyaret etmeden,
* Etkileyici Çanakkale anıtını görmeden,
* Kaz dağını gezmeden, Hasan boğulduyu görmeden, bol oksijeninden faydalanmadan,
* Zeytinyağı fabrikalarını dolaşmadan ve zeytinyağı almadan,
* Assos'ta gün batımı izlemeden, görsel sanatlar festivalini görmeden,
* Truva'yı dolaşmadan, ünlü tahta ata çıkmadan,
* Bozcaada'nın yöresel şaraplarını tatmadan
* Gökçeada'da, koylarında dalış yapmadan.











Comments: (0)
Galata Kulesi, İstanbul'un Galata semtinde bulunan ve şehrin en önemli sembollerinden biri olan 528 yılında inşa edilmiş bir kuledir. Kuleden İstanbul Boğazı, Haliç ve İstanbul, panoramik olarak izlenebilmektedir. Koordinatlar: 41°1′32″N, 28°58′27″E

  Galata Kulesi dünyanın en eski kulelerinden biri olup, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528 yılında Fener Kulesi olarak inşa ettirilmiştir. 1204 yılındaki 4. Haçlı Seferi'nde geniş çapta tahrip edilen kule, daha sonra 1348 yılında "İsa Kulesi" adıyla yığma taşlar kullanılarak Cenevizliler tarafından Galata surlarına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.

Kule Türklerin eline geçtikten sonra hemen her yüzyılda tamir ettirilmiş, 1445-1446 yılları arasında yükseltilmiştir. Osmanlı hükümdarı II. Murat ile yakın ilişkiler kuran Cenevizliler padişahın yardımıyla kulenin yanına ikinci bir kule inşa etmişler ve kuleye de II. Murat'ın adını vermişlerdir. 16. yüzyılda Kasımpaşa tersanelerinde çalıştırılan Hıristiyan harp esirlerinin barınağı olarak kullanılmıştır. Sultan III. Murat'ın müsaadesiyle burada müneccim Takiyüddin tarafından bir rasathane kurulmuş, ancak bu rasathane 1579'da kapatılmıştır.

17. yüzyılın ilk yarısında IV. Murat döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi, Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1638 yılında Galata Kulesi'nden Üsküdar-Doğancılar'a uçmuştur. Bu uçuş Avrupa'da ilgi ile karşılanmış, İngiltere'de bu uçuşu gösteren gravürler yapılmıştır.

1717'den itibaren kule yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır. Yangın, ahalinin duyabilmesi için büyük bir davul çalınarak haber verilmekteydi. III. Selim döneminde çıkan bir yangında kulenin büyük bölümü yanmıştır. Onarılan kule 1831 yılında başka bir yangında yine hasar görmüş ve onarılmıştır. 1875 yılında bir fırtınada külahı devrilmiştir. 1965'te başlanıp 1967'de bitirilen son onarımla da kulenin bugünkü görünümü sağlanmıştır.

Özellikleri

Yerden, çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 69,90 metredir. Duvar kalınlığı 3,75 m, iç çapı 8,95 m, dış çapı da 16,45 metredir. Yapılan statik hesaplamalara göre ağırlığı yaklaşık 10.000 ton, kalın gövdesi işlenmemiş moloz taşındandır.

Derinliğinde bulunan çukurların altındaki kanalda birçok kafatası ve kemik bulunmuştur. Orta boşluğun bodrumu zindan olarak kullanılmıştır. Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876 tarihinde, bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 6 Haziran 1973 günü ise ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 15 yaşındaki oğlu Vedat kuleden atlayarak intihar etmiştir. Oğuzcan bunun üzerine Galata Kulesi adlı şiiri yazmıştır. Bununla beraber Galata Kulesi konulu en uzun şiir 2009 yılında Aydın Meriç tarafından yazılmıştır, 2011 yılında Sone yayınlarından yayınlanmıştır.
Comments: (0)
Plaka : 16
Telefon Kodu : 224
Nüfus : 2,125,140
Yüzölçümü : 10.886,38 km²




                                                          Abdal Köprüsü

Nilüfer Köprüsü ve Çayı

Uludağ- Bursa
Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Cumalıkızık'ı dolaşmadan,
* Uludağ'da kayak yapmadan,
* Şehir merkezindeki önemli mimari eserleri görmeden,
* Kapalı çarşıyı, Ulucami'yi, Külliyeleri ziyaret etmeden,
* Kaplıcaların şifalı sularından faydalanmadan,
* Meşhur İskender kebabı, Kemalpaşa tatlısı ve kestane şekeri yemeden,
* İpekçiler çarşısından Bursa ipeği almadan dönmeyin.



Comments: (0)
Plaka               : 15
Telefon Kodu : 248
Nüfus              : 256,803
Yüzölçümü     : 7.134,95 km²


Burdur Gölü

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin
* İnsuyu mağarasını görüp, şifalı suyundan içmeden,
* Sagalassos Antik Kenti'ni dolaşmadan,
* Burdur Arkeoloji Müzesini ve Şehir merkezindeki Osmanlı döneminin önemli eserlerinden Taşoda Etnografya Müzesini, Çelikbaş konağını ve Bakibey Konağını ziyaret etmeden,
* Burdur'a has Ceviz ezmesi'nden (ceviz tatlısı) ve Burdur şiş'ten tatmadan,
* Sagalassos Antik Kenti yolu üzerinde süzme yoğurt ve alabalık yemeden,
* Bakırcılar çarşısında, bakır süs eşyası ve Burdur alacası almadan dönmeyin.



Comments: (0)
Plaka : 14
Telefon Kodu : 374
Nüfus : 270,654
Yüzölçümü : 8.323,39 km²




                        Gölcükte kış


                         Kartalkaya- Bolu

                         Abant- Bolu



Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Abant Gölü, Yedigöller, Sülük Gölü, Sünnet Gölü, Aladağ Göleti'ni görmeden,
* Bolu, Esentepe ve Akkayalar Yaylalarını gezmeden,
* Göynük ve Mudurnu'nun geleneksel Türk Evlerini ve Seben Kaya Evleri’ni görmeden,
* Yedigöller’de kamp, Kartalkaya’da kayak, Aladağ-Beşpınarlar’da doğa sporları ve Abant’ta yamaç paraşütü yapmadan,
* Bolu'nun nefis yemeklerini yemeden,
* Fındık şekeri, Bolçi (Bolu çikolatası), Bolu tereyağı, çam balı, kaymak, çam kolonyası ve saray helvası almadan dönmeyin.
Comments: (0)

Kız Kulesi

Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.

Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder:

“Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam seksen arşındur. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan yerde kapısı vardır.”
Kız Kulesi

Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmut’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.

İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar bir çok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi. Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır.

Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine(o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içinde bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.

Antik Çağ'da Arkla(küçük kale) ve Damialis(dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da "Tour de Leandros"(Leandros'un kulesi) ismi ile ün yapmıştır. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.
Kız Kulesi

Kız kulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye ise; Ovidius’un kaydettiği bir aşk hikayesidir. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero’nun kuleden ayrılmasıyla başlar. Hero Afrodit’in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır.Yıllar sonra Afrodit’in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros’un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kız kulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros’un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero’nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kız kulesi’nden boğazın sularına bırakır.Kavuşamayan aşıklara atfen anlatılan bu hikayeden başka bir de; Kleopatra’nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak ölecegi söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya’nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.

En son anlatılan hikaye ise Osmanlı Dönemi ile ilgilidir. Battal Gazi’nin askerleri ile Kız kulesi’ne baskın yaparak kuleye saklanan hazinelerin ve Üsküdar Tekfuru’nun kızını kaçırdığı ile ilgili hikayedir. Battal Gazi tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar’dan atına atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Çokça bilinen “Atı alan Üsküdar’ı geçti” lafı bu hikayeden gelir. Bu hikayeden günümüze gelen bir diğer şey de küçük kulemizin ismi ile ilgilidir. Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya Kız-Kulesi ismini vermişlerdir.






Comments: (0)
YEDİTEPE

İstanbul'un, surları içinde kalan bölümünün, yedi tepe üzerinde kurulduğu söylenir.

Bu tepelerin yerleri:

1- Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Sultanahmet Camiinin bulunduğu tepe.

2- Çemberlitaş ve Nuriosmaniye Camiinin bulunduğu tepe.

3- Beyazıt Camii, Üniversite ve Süleymaniye'nin bulunduğu tepe.

4- Fatih Camiinin bulunduğu tepe.

5- Yavuz Selim Camiinin bulunduğu tepe.

6- Edirnekapı semtinde, Mihrimah Sultan Camiinin bulunduğu tepe.

7- Kocamustafapaşa semtinin bulunduğu tepe.

Bunlardan başka, İstanbul'da surların dışında kalan ünlü tepeler şunlardır:

Beykoz'da Yuşa Tepesi, Rumelihisarı'ndaki Şehitlik Tepesi, Sarıyer'de Maden Tepesi, Paşabahçe'de Karlıtepe, Beyoğlu'nda Tepebaşı ve Fetihtepe; Şişli'de Hürriyet Tepesi, Gayrettepe, Esentepe, Kuştepe, Köğıthane'de Nurtepe, Şirintepe Seyrantepe, Gültepe, Çeliktepe; Kadıköy'de Fikirtepe, Göztepe; Usküdar'da lcadiye Tepesi, Sultantepe, Nakkaştepe, Büyük Çamlıca ve Küçük Çamlıca tepeleri.





AKARSULAR

İstanbul'da büyük akarsu yoktur. En büyüğü Riva çayıdır. Kocaeli topraklarından çıkar ve Çayağzı (Riva) Köyü yakınlarında Karadeniz'e dökülür. Uzunluğu 65 kilometredir. Yeşilçay (Ağva), Çanak Deresi, Şile batısında Uludere'de Karadeniz'e dökülür.

Boğaz'ın batı kesiminde İstinye Deresi ve Büyükdere, (1 5 km.) Haliç'e dökülen Köğıthane (12,5 km) ve Alibey dereleri (5 km), Küçükçekmece Gölüne dökülen Sazlıdere, Büyükçekmece Gölüne dökülen Karasu Deresi, Terkos Gölüne dökülen Istıranca Deresi, İstanbul'un önemli akarsularıdır.

Bunlardan başka birçoğu gezi ve eğlence yeri olan dereler de vardır. Kadıköy'de Kurbağalıdere (20 km) Boğaz'da Göksu, Küçüksu (16,1 km), Elmalı, Baltalimanı (15 km), Belgrad, Sarıyer dereleri küçük akarsulardır.

İÇME SULARI

İstanbul'da şehir suyu olarak kullanılan Terkos Gölü suyu, Kırkçeşme Suyu; Elmalı, Ömerli, Alibey, Darlık, Sazlıdere ve İsaköy barajlarının suları, içilebilecek niteliktedir. Ayrıca üstün nitelikte ünlü içme suları şunlardır:

Kağıthane ve Kemerburgaz'daki kaynaklardan sağlanan Hamidiye Suyu, Ayazağa'da Dertlipınar Suyu, Baltalimanı'nda Kanlıkavak Suyu, Sarıyer'de Çırçır Suyu, Kestane Suyu, Hünkör Suyu, Tomruk Suyu, Büyükdere'de Sultan Suyu, Kocataş Suyu, Kireçburnu'nda Kefeli Suyu, Alibeyköy'ünde Kese Suyu Rumeli yakasındadır.

Anadolu yakasında, Alemdağ'daki kaynaklardan sağlanan Taşdelen Suyu, Sırmakeş Suyu, Defneli Suyu, Göztepe Suyu,

Alemdağ Suyu, Mütevelli Suyu, Çubuklu'da Çubuklu Suyu, Beykoz'da Karakulak Suyu, Kadıköy çeşmelerinden akıtılan Kayışdağı Suyu, Büyük Çamlıca'da Tomruk Suyu, Acıbadem'de Küçük Çamlıca Suyu, Yakacık'ta Ayazma Suyu ve Şeker Suyu üstün nitelikli kaynak sularıdır.

GÖLLER

İstanbul'un üç önemli gölü vardır: Terkos, Küçükçekmece, Büyükçekmece gölleri.

Bu göller, vadilerin sular altında kalmasından sonra meydana gelmiştir. Terkos Gölü denizden ilişkisini kestiği için suları tatlıdır. Küçük ve Büyükçekmece gölleri denize açık bulunduğundan suları tuzludur.

TERKOS GÖLÜ

Karadeniz kıyısındadır. Yüzölçümü 25 kilometre karedir. lstıranca Çayı ile beslenir. Suyu tatlıdır. Gölün kenarında Terkos Köyü bulunur.

İstanbul'a geniş borularla su gönderilir. Suyun fazlası Yalancı Boğaz'dan Karadeniz'e akar.

KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ

İstanbul'un 24 kilometre batısında ve Marmara Denizi kıyısındadır. Yüzölçümü 16 kilometre karedir. Suyunu Sazlıdere'den alır. Marmara Denizi'nden bir setle ayrılmıştır. Fazla suları Marmara Denizi'ne dar bir ayakla akar. Suları sığdır.

BÜYÜKÇEKMECE GÖLÜ

Mimar Sinan Bucağının bulunduğu yerde ve Marmara kıyısındadır. Yüzölçümü 11 kilometre karedir. Suları derin değildir. Karasu Deresiyle beslenir.

Büyükçekmece Gölü de Marmara Denizi'nden bir setle ayrılır, fakat denizle bağlantılıdır.


BARAJ GÖLLERİ

İstanbul'da baraj gölleri de vardır. Bunlardan en tanınmış olanları Elmalı Baraj Gölü, Omerli Baraj Gölü ve Alibey Baraj Gölüdür. Ayrıca Darlık, Sazlıdere ve İsaköy barallarının gerisinde birer baraj gölü meydana gelmiştir.


DENİZLER KIYILAR

İstanbul'un Karadeniz'de Marmara Denizi'nde Istanbul Boğazı'nda, Haliçte, Adalar'da kıyıları vardır. Bu kıyılardan her birinin ayrı bir özelliği olan semtler, köyler, liman ve iskeleler bulunur. Kıyıları boyunca yer yer körfezler, koylar, burunlar,dik ve alçak kıyılar kumsallar ve plajlar yer alır.



İSTANBUL BOĞAZI

Karadeniz'le Marmara Denizi'ni birleştirir. Uzunluğu düz olarak 30 kilometredir. Girinti ve çıkıntılar hesaba katılınca kiyıların uzunluğu ortaya çıkar. Rumeli yakasında Rumeli Feneri'nden Haliç kıyılarını dolaşarak Ahırkapı Fenerine kadar 55 kilometre, Anadolu yakasında Anadolu Feneriyle Kızkulesi arası 35 kilometre, Selimiye önündeki Kayak Burnu'na kadar 36 kilometredir. Boğazın genişliği Anadolu Feneri ile Rumeli Feneri arasında 3600 metre, Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında 760 metredir. Boğaz'ın en derin yeri Bebek'le Kandilli arasında 120 metredir.

İstanbul Boğazı'nda su yüzünde Karadeniz'den Marmara'ya, su altında Marmara'dan Karadeniz'e akıntılar vardır. Su yüzeyinde yer yer ters akıntılar da görülür.



HALİÇ

Batılıların Altın Boynuz (Corne d'Or) diye adlandırdığı Haliç, lstanbul'la Beyoğlu arasında, genişliği yaklaşık 500 metre, uzunluğu 5 kilometre olan bir iç limandır. İstanbul yakasında

Cibali, Ayakapı, Fener, Balat, Ayvansaray, Defterdar, Eyüp semtleri, Beyoğlu yakasında Kasımpaşa, Hasköy, Halıcıoğlu, Sütlüce, Karaağaç semtleri bulunur. Son yıllarda girişilen yoğun çalışmalarla Haliç kıyıları temizlenmekte eski tarihi güzelliğine kavuşturulmaktadır.

İKLİM

İstanbul'da genel olarak Akdeniz iklim koşulları etkisini yürütür. Bu iklim, kıyı bölgelerle iç kesimlerde biraz ayrılıklar gösterir.

Bilindiği gibi, Akdeniz ikliminde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. İstanbul iklimi, bir yandan Karadeniz'in bir yandan Balkanlar ve Anadolu kara ikliminin etkisiyle meydana gelmiş özel bir durum gösterir.

Kışın sık sık Balkanlardan gelen soğuk dalgalar etkisini sürdürürken, bir ara Karadeniz'in çisentili, yağışlı üşüten az soğuk havaları başlar. Bir bakarsınız Akdeniz etkisinin ılık lodoslu havaları baharı getirir gibi olur. Bu değişik durum kış boyunca birbirini izler.

Kandilli Rasathanesinin kaydettiği gözlemlere göre İstanbul'da yılın ortalama sıcaklığı 13,7 derece, ocak ayı ortalaması - 5 derece, temmuz ayı ortalaması, 22,7 derecedir. Yıllık yağış 789'mm.dir. Yağışların % 38'i kış % 1 8'i ilkbahar, % 13'ü yaz, % 31' sonbahar mevsimindedir. İstanbul İlinde Göztepe, Sarıyer, Kartal, Şile, Florya, Yeniköy, Kumköy hava gözlem istasyonlarında birbirinden az çok ayrı sonuçlar alınmaktadır.

İstanbul'un Anadolu yakası Rumeli yakasından biraz daha sıcaktır. Florya'da en yüksek sıcaklık 27 derece, Göztepe'de 31 derecedir. Yıllık sıcaklık ortalaması Florya'da 13,6, Gözlepe'de 13,9 derecedir.
İlimizde, yazın genel olarak poyraz, kışın karayel, yıldız karayel ve lodos eser. Kıble ve lodos yağış getirir. Lodos, Marmara'da, karayel ve yıldız karayel Karadeniz'de fırtına yapar.


ORMANLAR

İstanbul İlinde hava durumu genel olarak Akdeniz iklimi özellikleri taşıdığından sıcak ve nemli hava etkisiyle çıplak yerlere hemen hemen rastlanmaz. Ormanlık alanlar korular, fundalıklar, çayırlar, otlaklar, yabani ot ve çiçek türleri her yerde görülür. İl sınırları içinde, muz, turunçgiller, çay, pamuk gibi birkaç türden başka her çeşit sebze ve meyve yetişir.



ORMANLARI

İstanbul'un arazisi engebeli ve nemli olduğundan orman yetişmesine çok elverişlidir. Yetişen ormanlar yüzyıllardan beri şehrin yakacak ihtiyacı için kesildiğinden toprağın ve iklimin gerektirdiği sıklıkta ve genişlikte ormanlar kalmamıştır.

İstanbul İlinde, 224.518 hektarı Anadolu yakasında 27.370 hektarı Trakya yakasında olmak üzere 251.888 hektar orman alanı vardır.




Comments: (0)
Lut Gölü veya Ölü Deniz (Arapça: البحر الميت Bahr'ül-meyyit, İbranice: ים המלח Yām Ha-Melaḥ), Yeryüzü'nün en alçak ve en tuzlu gölü.

Günümüzde akarsularla beslenmeyen ve 600 km² civarında bir alanı kaplayan Lut Gölü, Afrika-Suriye ayrımındaki en alt noktada yer alır. Lut Gölü'nün tabanı, su derinliği çok fazla olmasa da (yaklaşık 376 metre) Asya'da Baykal Gölü ve Hazar Denizi'nden sonra dünyada en derindeki 3. göl tabanıdır ve göl seviyesi deniz seviyesinden 422 metre aşağıdadır. Bu büyük tuzlu göl, karşılıklı uzak noktalarından 80 km/18 km genişliktedir. Aslında göl, eski Lisan Denizi’nin bir parçasıdır.


Su seviyesindeki çekilme eski zamanlarda yılda ortalama 18 cm iken , bugün bu değer İsrail ve Ürdün'ün artan içme suyu ihtiyacı nedeniyle, yıllık 50 cm civarına yükselmiştir. Lut Gölü %28 ile %33 arasında değişen tuz oranıyla (Akdeniz %3) Doğu Afrika'daki Assal Gölü'nden sonra (%35) dünyadaki en tuzlu ikinci göldür.Gölde bazı dengesizliklerin işaretleri görülmektedir: su altındaki bazı asfalt parçaları su yüzeyine çıkmaktadır. Geçmiş zamanlarda bu parçalar toplanır, kurutulur ve ısınmak için kulanılırdı.
Çevreciler, Lut Gölü’nün yok olmaya başladığı yönünde uyarılar vermektedirler. Gölün iki yakasındaki Ürdün ve İsrail’in bromür endüstrisinin buna neden olduğunu belirtirler. Ancak daha çok İsrail fabrikaları yüzünden temiz su sıkıntısı çekilmektedir. Oluklar endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Eğer tehlike değilse, bu fabrikaların kirli atık boşaltımı ayrıca zarar veren faktörlerin başında yer alır.
Küresel ısınma ile karşı karşıya kalan Lut Gölü, kuruma tehlikesindedir


Comments: (0)
Van Gölü veya yöresel adıyla Van Denizi, Tatvan ilçesi sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür.

Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km²'dir. Van Gölü hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı % 19, pH'sı ise 9.8 dir. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise, 451 metredir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir.

Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür ayrıca Türkiye'de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık inci kefali, (Chacalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970 lerde yapılmıştır.

Gölün Oluşumu
Van Gölü Doğu Toros ve Aladağların arasında kalan tektonik oluşumun batı kısmında bulunmaktadır. Gölün batısında ve kuzeybatısında birkaç sönmüş volkan vardır.Süphan Dağı ve Nemrut Dağı bu sönmüş volkanların birkaçıdır. Yaklaşık 200 bin yıl önce, Buzul Çağın ortalarında, Nemrut Dağından akan lavlar uzunluğu 60 km'yi aşan bir akım oluşturmuş. Bu akım Van Çukuru ile Muş Çukuru arasındaki su akımını engelleyince göl oluşmuştur. Günümüzdeki araştırmalarda Doğu Toros dağlarının erozyona uğraması sonucu Van Gölü'ndeki suların Dicle'ye dökülüp, gölün küçüleceği ya da yok olacağı düşünülmektedir.

Tarihçe
Eski Yunan coğrafyacıları tarafından Thospitis Lacus ya da Arsissa Lacus olarak anılan Van Gölü'nün modern zamanlardaki ismi, sınırlarına dahil olduğu Van ilinden gelmektedir. Urartu Krallığının başkenti, Milattan önce 10. ve 8. yüzyıllar arasında, gölün doğu kıyılarında kurulmuştur. Van Gölü sahilleri boyunca ve pekçok adalarında Ermeni Klisesi ve manastır kalıntıları bulunabilir. En iyi korunanı onuncu yüzyıldaki Kutsal Haç Klisesidir. Akdamar Adası'ında yer alır. Kral Gagik Artzruni tarafından 915 ve 921 yılları arasında inşa edilmiştir.Dış duvarlardaki rölyefler kutsal kitaba ait Adam and Eve (Adem ve Havva),Jonah and the whale (Yunus ve Balina),David Davut ve Goliath (Golyat) gibi hikâyeler sunar. Diğer önemli tarihsel anıt gölün goğu kıyısındaki Van Kalesidir. Modern Van şehri bu kalenin doğusunda yer alır. Yüz ölçümü3.713 km2’dir. Denizden yüksekliği 1.646m derinliği ise 457m‘yi aşmaktadır. Gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır. Bu adalar turistlik özelliğe sahiptir. Sit alanı olarak ilan edilmiştir. Suyu sodalı ve tuzludur. Aynı zamanda dünyanın en çok soda içeren gölüdür. Van gölü kıyısındaki iklim diğer yerlere göre daha yumuşaktır.



Comments: (0)

Tuz Gölü yüzölçümü bakımından Türkiye'nin ikinci büyük gölüdür. İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alır. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %50'sinden fazlası bu gölden sağlanır. Ayrıca Tuz Gölü Türkiye'nin en sığ gölüdür. Tuz Gölü Lut Gölü'nden sonra %32,9'luk tuz oranıyla Dünyanın en tuzlu ikinci gölü olma özelliğine de sahiptir. Türkiye’nin ikinci büyük gölü. Tektonik bir çöküntü sahası içinde bir çanak şeklinde olan göl Ankara, Konya, Aksaray illerinin birleştiği sınır üzerindedir. Göl kuzeyde dar bir körfez şeklinde olup, güneye doğru genişlemektedir. En geniş yerinde kıyılar arasındaki mesafe 48 km, güney kuzey uzunluğu 80 km, yüzölçümü 1620 km2dir. Göl denizden 905 m yükseklikte olup, derinliği çok azdır. Çok yerde 60-100 cm olan derinlik en fazla iki metreyeulaşmaktadır.

Yağış alanı 11.900 km2 olan Tuz Gölünün dışarıya doğru akıntısı yoktur ve bir kapalı havza gölüdür. Yağış alanı geniş olmasına rağmen gölü besleyen dereler küçük ve yazın ekserisi kuru durumdadır. Bunların Beçeneközü Deresi, İnsuyu ile Melendiz Deresi en önemlileridir. Beslenmenin azlığı ve bilhassa yazın sıcak aylarındaki buharlaşmanın fazlalığından göl yazın iyice küçülür. Yaz sonlarına doğru göl sahasının büyük bir kısmı kalınlığı 30 cm’ ye kadar varan tuz tabakasıyla örtülü kalır.

                              1994 de çekilmiş uydu fotoğrafında Tuz Gölü

Koçhisar Gölü de denen Tuz Gölü, dünyanın çok tuzlu göllerinin başında gelir. Tuzluluk nispeti bilhassa yaz aylarının sonunda binde 329’a kadar çıkar. Kimyevî bileşim itibariyle mutfak tuzu karakterinde bir tuzluluk hâkimdir. Göldeki tuz birikmesinin sebeplerinden çevrede jips ve tuz tabakalarının bulunması ve gölün tabanından tuzlu sular gelmesi gösterilebilir. Gölden, Tekel İdaresi tarafından senelik ortalama 100-200 ton tuz elde edilir. Tekelin tuzlaları olan Başkan, Tosun, Yavsan ve Kaldırım’dan saf kristal hâlinde iyi cins tuz üretilir. Ayrıca gölün güney kıyılarında bulunan sazlıklardan çok miktarda hasırotu elde edilir. Bununla İç Anadolu köy ve kasabalarınınihtiyaçlarıkarşılanır.
Gölün en dar yerinde Sultan Dördüncü Murat Han (1623-1640) zamanında 1639’da yapılmış iki kıyıyı birbirine bağlayan kaldırım şeklinde bir geçit vardır. Günümüzde de bu geçitten istifade edilmektedir.

Doğal Yapısı
Kışın kapladığı çok geniş su alanı su kuşları için önemli bir kışlama alanı oluşturmaktadır. Tuzlu ortamlara uyum sağlamış olan flamingo, kılıç gaga, angut ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşamaktadır. Göl çevresinin nispeten ıssız oluşu nedeniyle kuşlar, etraftaki su birikintilerinde, meralarda ve ekili alanlarda rahatça beslenmekte, kışın en soğuk günlerinde dahi donmayan göl sularında yüzebilmektedir.
İlkbaharda göl içinde oluşan adalar ve bataklıklar Bataklık Kırlangıcı (Glareola prantincola), Suna (Tadorna tadorna), Angıt (Tadorna ferruginea), Çamurcun (Anas crecca), Kılıçgaga (Recurvirostra avocetta), Kocagöz (Burhinus oedicnemus) ve martı türlerinin (Larus sp.) kuluçka yapmalarına imkân sağlamaktadır. Bölgede tuzcul stepler ve endemik türlerden oluşan ekolojik açıdan hassas bitki toplulukları bulunmaktadır. Bir ekosistem bütünlüğü arz eden Tuz Gölü ve yakın ilişkide olan çevresindeki göller ( Ters akan Gölü, Düden Gölü, Bolluk Gölü, Eşmekaya Gölü, Köpek Gölü, Ak göl) sayısız kuş türü ve özellikle Avrupa'da nesli tükenmekte olan flamingolar (Phoenicopterus ruber) için yaşam alanı niteliğindedir. Tuz Gölü, flamingoların ülkemizdeki en önemli kuluçka alanı olup, Gölün orta kesimlerinde herbiri 5-6 bin yuvadan oluşan dev kuluçka kolonileri bulunmaktadır.


Göl'ün son durumu
Tuz Gölü, Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin tarafından yapılan bir çalışmaya göre, 1915 yılından beri %85 oranında küçülmüştür. Semih Ekercin'e göre mevcut şartların devam etmesi durumunda 2015 yılında tamamen yok olma tehdidi altındadır.
Comments: (0)
Plaka                 :  13
Telefon Kodu     :  434
Nüfus              : 388,678
Yüzölçümü        :  7.094,50 km²

                   Bitlis

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Nemrut Dağı'nı ve Nemrut Krater Gölü'nü görmeden,
* Selçuklu Mezarlığı'nı ve Ahlat Kümbetleri'ni görmeden,
* Şehir merkezindeki Bitlis Kalesi, Şerefiye Camisi, İhlasiye Medresesi ve Kümbetleri ziyaret etmeden,
* Bitlis'in meşhur büryan kebabı'nı ve avşor'unu yemeden,
* Orjinal kök boyalı el dokuması kilimleri, Ahlat bastonu, Adilcevaz cevizi, Hizan fındığı, küp peyniri ve Mutki kara kovan balı almadan dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka                 :  12
Telefon Kodu     :  426
Nüfus              : 253,739
Yüzölçümü        :  8.253,51 km²

                    Ulu Camii, Bingöl

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Yüzen Ada'yı görmeden,
* Yöresel halkoyunlarını izlemeden,
* Soğuk Çeşmede ve Ata Park'ta yemek yemeden,
* Bingöl'ün meşhur Dut pekmezi ve balından almadan dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka                 :  11
Telefon Kodu     :  228
Nüfus              : 194,326
Yüzölçümü        :  4.306,77 km²

                               Saat Kulesi, Bilecik

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Ertuğrulgazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'ni izlemeden,
* Ahilik ve Şeyh Edebalı Kültür Sanat Festivalini ve Bilecik’in düşman işgalinden kurtuluşunu görmeden,
* Ertuğrul Gazi ve Dursun Fakıh Türbelerini ziyaret etmeden,
* Söğüt Ertuğrulgazi Müzesi gezmeden,
* Metristepe Zafer Anıtı ve Türk Büyükleri Platformunu ziyaret etmeden,
* Pazaryeri’nin meşhur bozasını ve helvasını, İnhisar’ın narını tatmadan,
* Pazaryeri Kınık Köyü'nden toprak ürünleri almadan dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka                 :  69
Telefon Kodu     :  458
Nüfus              : 97,358
Yüzölçümü        : 3.739,08 km²

                    Bayburt Kalesi

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Kırkpınar köyünde 20 Mayıs - 5 Haziran tarihleri arasında Doktor yılanları görmeden,
* Temmuz'un 3. haftasında düzenlenen Dede Korkut Şenliklerinin heyecanını yaşamadan,
* Aslan dağı Vilayet Ormanını ve parkını gezmeden,
* Aslan Dağı Vilayet Ormanı'nda paraşüt heyecanını yaşamadan,
* Bayburt’a özgün yöresel yemekleri Kefenli kebap, Galacoş ve Gındırlama Köftesi'nin (Bayburt Köftesi) tadına bakmadan,
* Çoruh vadisinin gizemli doğal yapısını görmeden,
* Çoruh Nehri'nde kano-rafting yapmadan,
* Bayburt'un hediyelik bakır işlemelerinden almadan,
* İnsan zekasının taş üzerindeki güzelliklerini Bayburt taşında hissetmeden,
* Ağlayan kayalar kanyonunu görmeden ve efsanesini dinlemeden dönmeyin
Comments: (0)
Plaka                 :  72
Telefon Kodu     :  488
Nüfus              : 456,734
Yüzölçümü        : 4.659,21 km²

                    Hasankeyf, Batman

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Batman'daki Malabadi Köprüsünü görmeden,
* Hasankeyf'i sular altında kalmadan ziyaret etmeden,
* Hasankeyf'te, El-Rızk Camisi, Zeynel Bey Kümbeti, İmam Abdullah Zaviyesi, Yolgeçen Hanı, Dicle Köprüsü, Mağara Kiliseler, Mağara Mescitler, Kale Kapıları, Büyük ve Küçük Saraylar, Ulu Camii, Arkeolojik Kazı Alanları, Suyolları ve bütün Hasankeyf Harabeleri'ni görmeden,
* Mor-Kiryakus Manastırı ve Mor Aho Manastırlarına gitmeden,
* Kozluk ve Sason ilçe merkezlerinde ve kırsalında bulunan Kozluk Kalesi ve diğer kale, manastır ve camileri ziyaret etmeden,
* Petrol deposu Raman Dağlarını görmeden dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka                 :  74
Telefon Kodu     :  378
Nüfus              : 184,178
Yüzölçümü        :  2.080,36 km²

                   Amasra- Bartın

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Amasra'da rakı, balık yapmadan, bol taze yeşil salatasından yemeden,
* Amasra'da Deniz Feneri'ni görmeden,
* Çakraz ve Bozköy'de denize girmeden,
* Temiz havada doğa yürüyüşleri yapmadan,
* Bartın'ın özgün evlerini görmeden,
* Bartın Çilek Festivali'ne katılmadan dönmeyin.
Comments: (0)
Plaka                 :  10
Telefon Kodu     :  266
Nüfus              :  1,076,347
Yüzölçümü        :  14.472,73 km²

                         Değirmen Boğazı, Balıkesir

                    Timsah Adası- Küçükova

                   Akyer- Edremit

                   Cunda Adası, Ayvalık- Balıkesir

                    Marmara Adası

Gezmeden Görmeden Denemeden Dönmeyin

* Günbatımını Şeytan Sofrası'nda izlemeden,
* Cunda Adasında balık yemeden, Avşa şaraplarının tadına bakmadan,
* Höşmerim tatlısı yemeden, Susurluk ayranı içmeden,
* Plajlarında denize girmeden,
* Şifalı kaplıcalarından yararlanmadan,
         * Kolonya ve Sındırgı'dan Yağcı Bedir halısı almadan dönmeyin.