www.birdelikizinturkusu.blogspot.com

bir deli kızın türküsü

Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin arkeoloji literatüründe "Holy City" yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır.
                       
Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır. Hierapolis, coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Aziz Paulos, kentin Frigya yakınında, güney batıda ve Karia sınırına yakın olduğundan bahseder. Ayrıca Colossae kentinin de kuzey batısında olduğunu söyler. Strabon ile Ptolemaeus ise verdikleri bilgilerde, Karia Bölgesi’ne sinir olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolis'in de Frigya Kenti olduğunu ileri sürerler.

 Bizanslı Stephanus ise kentin Lidya ile Frigya Bölgeleri arasında zengin sıcak su kaynakları ile tanındığından söz eder. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik dönem öncesi adi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yasamın varolduğunu Magna Mater (Ana Tanrıça) kültüründen dolayı biliyoruz.   Kentin kurulusu hakkındaki bilgilerimizin kisıtli olmasına karsın; Bergama Kralları’ndan II. Eumenes tarafından M.Ö.II.yüzyılda kurulduğu ve Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos'un karisi Hiera'dan dolayı Hierapolis adini aldığı bilinmektedir.    Hierapolis, Roma İmparatoru Tiberius dönemindeki (MS 17) büyük depreme değin, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür.  Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Tiberius dönemi depreminden  büyük zarar görmüş ve yenilenmiştir. Üst üste  yaşadığı depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş,  tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma Dönemi’nden sonra Bizans Döneminde'de çok önemli bir merkez olmuştur.

 MS. IV. yüzyıldan itibaren hristiyanlik merkezi olması, MS. sonra 80  yıllarında Hz.İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philip'in burada öldürülmesi nedeniyledir. Hierapolis XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçer.  Daha sonra tekrar Bizanslılar tarafından geri alınır. XIII. yüzyıldan sonra  kentin iskan gördüğüne ilişkin herhangi bir bilgi yoktur.

  Traverten sözcüğü, İtalya'da geniş traverten çökeltilerinin bulunduğu Tivoli'nin, Roma zamanındaki adi olan "Tivertino"dan gelmektedir. Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır.

   Pamuk kale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıklar 35-100oC arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır. Termal su, kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m. uzunluğunda bir kanal ile traverten basına gelmekte ve buradan, 60- 70 m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmekte ve ortalama 240- 300 m. yol kastetmektedir. Katlat havuzcuklarında ve Katlat şeddelerinde, çökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta yumuşak bir jet halindedir. Zaman içinde sertleşmekte "TRAVERTEN" olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katratlar üzerinde gezilmesi ve oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine, dağılmasına ve çökelme dengesinin bozulmasına sebep olmaktadır.

0 yorum:

Yorum Gönder