www.birdelikizinturkusu.blogspot.com

bir deli kızın türküsü

Hamilelik Beslenmesi
Hamile kalmadan önce kilo kontrolünün yapılması, sağlıklı ve dengeli beslenmenin öğrenilmesi ve olumlu beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesi çok önemlidir. Fazla kilolarla başlayan bir hamilelik dönemi hem anne adayı için riskli ve zor geçecektir ve doğumun daha zor olmasına neden olabilecektir , hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilecektir. Bunun dışında fazla kilolar hamile kalmayı da zorlaştırabilmektedir. Şişmanlıkta yumurtalıkların etrafındaki yağ miktarının fazla olması, kadının hormonal dengesinin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle hamile kalmada sorunlar yaşanabilir. Fazla kiloları nedeniyle hamile kalamayan kadınlar kilo vererek belli bir kiloya geldiklerinde doğal yollarla hamile kalabilirler. Araştırmalara göre, beslenmeyle ilgili sorunlar kadınların yumurtalıkları ile erkeklerin spermleri üzerinde olumsuz etki yapıyor. Yanlış beslenme alışkanlıkları kadınların yumurtalıklarını etkileyerek sağlıklı yumurtalar üretmesini engelleyebiliyor. Yanlış beslenme erkekte sperm sayı ve kalitesini azalttığından hamile kalmada güçlüğe neden olabiliyor ve doğal yollarla hamile kalmayı zorlaştırırken, düşükleri hızlandırıyor. Yanlış beslenme kısırlık tedavilerinin başarılarını da düşürüyor. Bu aşamada hamile kalmak isteyen kilolu bir bayanın sağlıklı, dengeli ve asla düşük kalorili olmayan bir beslenme programı ile kilo vermesi, bu dönemde özellikle düşük kalorili tek gıda diyetleri, sağlıksız diyetlerle herhangi bir zayıflama ilacı kullanmaması gerekir. Yanlış diyet uygulamaları vücudun ihtiyacı olan temel besin maddelerinin (protein, vitamin, mineraller) eksilmesine neden olabilir. Yetersiz depolarla hamileliğe başlayan kadın kendisi ve bebeğinin sağlığı açısından riskli bir hamilelik geçirebilir. Hamilelik öncesi yanlış diyet uygulamaları bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Hamilelik öncesinde şok diyetlerle hızlı kilo kaybı yaşanırsa bu durum kadının kas ve kemik dokusunun azalmasına neden olabilir. Eğer hamile kalmadan önce zayıflamak isteniyorsa, diyetisyen kontrolünde, bireysel bir beslenme programı ile profesyonel bir yardım alınması gerekir. Hedeflenen kiloya geldikten sonra en az 2 ay koruma programı takibi yapılarak kadının depolarının yeniden dolması ve günlük alması gereken maksimum enerji alımına çıkması beklenmelidir. Hamilelik döneminde ağırlık kontrolü için diyet yapmaya gerek yoktur. Bununla beraber hamilelik bahanesi ile gereğinden fazla besin tüketimi yapılması da anlamsızdır. Eğer hamilelik döneminde aşırı besin tüketimi yapılırsa ve olması gerekenden daha fazla bir ağırlık artışı ile hamilelik sonlandırılırsa emziklik döneminde vücutta gereksiz vücut ağırlığı ile baş başa kalınır. 
  Kadının çalışma yaşamına atılması, eğitiminin uzaması, ilk hamileliğini geç yaşayan kadınların sayısında artışa neden olmuştur. Bu yaş grubunda kadınlardaki bireysel ayrıcalıklar değerlendirilip beslenme durumları saptanmalı; hipertansiyon, gestasyonel diyabet, sezaryanla doğum gibi riskler açısından değerlendirilerek günlük enerji alımı belirlenmelidir. 
  Hamilelikte döl, annenin aldığı besin öğelerinin plasenta aracılığı ile döle taşınması sayesinde büyür. Döle plasenta aracılığı ile taşınan bütün besin öğelerini, kadının kendi gereksinimine ek olarak alması gerektiği düşülmelidir. Emziklilikte ise anne süt salgılar. Bu süt, annenin aldığı besinlerin bir ürünüdür. Süt salınımı için alınması gereken besinler de annenin kendi besin gereksinimlerine eklenerek verilmelidir. Çünkü hem dölün büyümesi için gerekli olan enerji ve besin öğeleri hem de yeni doğan bebeğin beslenmesi için annenin salgıladığı sütün gerektirdiği enerji ve besin öğeleri tamamen annenin vücudundaki depolarından ve annenin günlük tükettiği besinlerden sağlanır. Bu bakımdan, hamilelik ve emziklilikte kadının dengeli ve kaliteli beslenmesindeki amaç; kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılayarak vücudundaki besin öğeleri yedeğini yeterli oranda tutmaktır.
  Yeterli ve dengeli beslenme, anne karnındaki bebeğin normal büyüyüp sağlıklı yaşaması kadar anne sağlığı için de önem taşır. Genç yaşta hamile kalan ve ağır fiziksel aktivitesi olan hamilelerde sağlıklı ve dengeli beslenme çok daha fazla önem kazanır. 
  Döl ve anne arasındaki iletişimi sağlayan organ plasentadır ve 6. haftada gelişir. Bu gelişmeyi sağlamak için prot, Ca, Fe, Folik A, C vitamini, D vitamini, B12 gibi besin öğelerine ihtiyaç duyulur.

Bebeğin Beslenmesi
  Anne karnındaki bebek kendisi için gerekli olan tüm besin öğelerini anneden karşılar. Aminoasitlerden kendisi için gerekli olan proteini sentezler. Bu nedenle annenin beslenmesindeki alınan günlük protein miktarı ve kalitesi, proteinin vücutta kullanımı için çok önemlidir. Döl için gerekli olan yağ ise, plasenta tarafından sentezlenir.

Anne beslenmesinin çocuk sağlığı ile ilişkisi
  Anne adayının yeterli ve dengeli beslenmesi ile çocuğun sağlıklı olarak doğması, bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi, intrauterin ölümü, prematüre doğumu ve preeklamsi arasındaki ilişkiler çeşitli araştırmalarla kanıtlanmıştır.
  Hamilelikte fazla beslenmek de yetersiz beslenme kadar anne ve bebek sağlığını olumsuz etkiler. Hamilelik süresince alınan aşırı kilolar; zor ya da sezeryanla doğum, postmatürasyon(Doğum tarihinin gecikmesi), dölta mekonyum aspirasyonu(Bebeğin bağırsaklarındaki ilk dışkının yutulması) gibi anne ve bebek için riskli durumlara neden olabilir. Annenin hamilelik süresince yetersiz kilo alması ise bebeğin düşük doğum ağırlıklı doğma riskini arttırırken annede de bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.

Hamilelikte Beslenmeye Engel Olan Sorunlar
1- Aşırı kilo alma: Geleneksel uygulamalar ve zaman zaman hamile anne "iki canlı" olduğu için yemek çeşit ve miktarlarını arttırır. Hareketlerin azaldığı bu dönemde kilo, alınması gerekenden fazla olur.
  Beslenme önerilerine ve doktorunuzun önerisine kulak vererek 9-12 kilo arasında kilo almak sağlıklı bebek gelişimi, doğum ve doğum sonrası için yeterli olacaktır.
  Ancak annelerde fazla kilo almanın yarattığı psikolojik etki ile zayıflamak için çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulama anne ve bebek sağlığı için oldukça büyük risktir.
2-  Kabızlık(konstipasyon): Hamilelik hormonlarının bağırsak hareketlerini yavaşlatıcı etkisi, kilo artışı ve az su tüketimi, günlük hareketlerde azalma, demir preperatları kullanımı ve beslenme düzeninde oluşan farklılıklar, östrojen ve progesteron hormonları düzeyindeki değişiklikler nedeniyle hamilelerde kabızlık sıklıkla görülür.
  Ortaya çıkan bu sorunun çözümü için posa içeriği yüksek olan kurubaklagil, bulgur, yulaf ezmesi, sebze ve meyvelerin çiğ ve iyi yıkanarak kabukları ile tüketilmesi, günlük 1,5-2 litre sıvı alınması, kuru kayısı, erik, incir gibi meyvelerin yenilmesi veya şekersiz komposto tüketilmesi, günlük fiziksek aktivitenin arttırılması, aç karnına su içilmesi önerilir.
3-  Aşerme(iştah artışı): Halk arasında ekşi, tatlı gibi bazı yiyeceklere karşı nedeni tam olarak belirlenmeyen özel ilgi ve istek duyulabilir.
4-  Mide ekşimesi:  Özellikle hamileliğin son 3 ayında annenin sindirim organları üzerine bebeğin baskı uygulaması nedeniyle mide ekşimesi artabilir. Bunu önlemek için yemeklerin çok yavaş yenmesi, soslu ve yağlı besin tüketmemek, kafeinli içeceklerden uzak durmak, mide özsuyunu bastırmak için yemek sonrasında yavaş yürüyüş yapmak, uyurken başın altına yüksek yastık koymak, vücudu sıkmayacak elbiseler giyinmek, çok uzun süre aç kalmamak etkili olacaktır.
5-  Anemi (Kansızlık):  Hamilenin yetersiz ve dengesiz beslenmesinden dolayı özellikle demir içeriği yüksek olan et ve et ürünleri tüketiminin azalması, tahıla dayalı olarak beslenen kadınlarda tahılların içinde bulunan maddelerin demir emilimini azaltması, aşırı çay ve kahve tüketen anne adaylarında bu içeceklerin içindeki kafeinin demir emilimini azaltması, annenin bağırsaklarında geçirdiği enfeksiyonlar sonucunda parazitler üremesi, C vitamini içeren besinlerin yetersiz tüketilmesi anemi oluşma riskini arttırır. Anemik kadın halsiz, yorgun ve enfeksiyonlara dirençsizdir. Toprak yeme, çiğ pirinç yeme, ağız kenarında çatlak ve yaralar, baş dönmesi, soluk cilt rengi, çarpıntı oluşabilir. Eğer anemi tedavi edilmezse prematüre doğum yapma ile bebeğin zihin ve beden gelişiminin yetersiz olma riski artar.
  Anemide hayvansal besinlerin(karaciğer, dalak, kırmızı etler) ve C vitamininden zengin kaynakların tüketilmesi, demir preperatlarının takviyesi, çay, kahve, kola içiminin azaltılması, posa içeriği yüksek olan tam tahıl tüketiminin kontrol altına alınması, demir ilaçlarının veya demir içeriği fazla olan besinlerle beraber süt ve yoğurt tüketilmemesi anemi tedavisinde etkili olan yöntemlerdir.
6-  Sabah bulantıları:  Hamilelikte bulantı olmasına "sabah hastalığı" denir. Anne adaylarının yüzde 50-90'ının sabahları mideleri bulanır. Sabah bulantıları çoğunlukla ilk 3 aydan sonra ortadan kalkar. Besin alımında güçlüğe neden olan bir durumdur. Bu duruma artan östrojen düzeylerinin neden olabileceği öngörülür. Ayrıca çoğul hamilelikler, sindiremeyeceği kadar çok besin tüketmek, çok yağlı besin tüketmek, hormon düzeylerinin değişmesi ve istenmeyen hamileliklerin de sabah bulantılarının nedenleri arasında olduğu düşünülür. Şiddetli ve inatçı kusmalarda hamilenin sıvı elektrolit kayıplarının karşılanması gerekir. Bu hamilelerde tat ve koku almada aşırı duyarlılık görülür, şiddetli yeme isteği ile beraber birçok besinden tiksinme de oluşur. Sabah bulantıları hamilenin ciddi ağırlık kaybına ve besin yetersizliklerine neden olabilir. Bu durum düzeltilmezse çok düşük ağırlıklı bebek doğumuna veya düşüklere neden olabilir. Anne adayının sabah bulantılarından kurtulabilmesini sağlayan bazı önlemler vardır. Kusma ve bulantıyı tetikleyen şartları mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya, biraz sakinleştikten sonra başka yiyecekler tüketmeyi denemeye çalışmalıdır. Ayrıca aşırı baharat kullanımından ve mide bulantısını tetikleyen tüm kokulardan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çabalamalıdır.
  Çok yağlı yiyecekler, fazla sulu yemekler, ağır kokulu baharatlar, lahana, karnabahar ve et, kavrulmuş soğan kokuları bulantı ve kusmayı tetikler. Pişerken yaydıkları koku ile zaten hassas olan anne adayını uyaran yiyecekler ya başka yerde pişmeli ya da bunların yerine uygun değişimler kullanılmalıdır. Örneğin; et yerine balık, tavuk, hindi eti tüketilebilir.
  Kış sebzelerinden havuç, patates, ıspanak tüketimi ile ilgili genellikle bir problem olmaz. Limon ve yoğurt, besinlerin tüketimlerini kolaylaştırır. Limon, C vitamini açısından da iyi bir kaynak besindir.
  Genelde sabahları yataktan kalkınca başlayan bulantılar bir dilim peynir, bir-iki grisini veya kraker, kızarmış ekmek, mısır gevreği gibi kuru besinler ya da nişastalı besin tüketimi ile düzeltilebilir. Bu şekilde sindirim sürecini başlatarak mide asidi azaltılmış olur. Ayrıca;
-Sabah yataktan kalkarken mümkün olduğunca ağır hareket etmek,
-Gün boyunca az az ama sık aralıkla yemek yiyerek midenin boşalmasını engellemek,
-Daha kolay sindirilebilen sade makarna, meyve ve sebzeler, patates, pirinç gibi besinleri tüketmek,
-Çok yavaş yemek yemek,
-Yatmadan önce 1 bardak süt içmek de iyi gelecektir. 

Emzikli Anneye Pratik Öneriler 

0 yorum:

Yorum Gönder