Geçen gün "Doktorum" programına Doğan Cüceloğlu bey katıldı. Birkaç saat boyunca ekrana kilitlenip kaldım. Söyledikleri o kadar güzel ve mantıklıydı ki ve o kadar hoşuma gitti ki not etme ihtiyacı duydum. Sohbeti esnasında başından geçen bir olayı da anlattı ve o olay bizim toplumumuzun doğru bildiği yanlışları o kadar güzel anlatıyordu ki sizinle paylaşmak istedim.
"Doğan bey yüksek tahsilini Türkiye'de bitirmiş ve yurtdışına gitmiş. Burada ünlü bir doktorun asistanlığını yapmaya başlamış. Kendisi gibi asistanlık yapan birkaç doktor daha varmış. Bu asistan arkadaşlarından birinin bebeği varmış ve bir gün bebeğini Doğan Bey'in de bulunduğu bir ortama getirmiş. Bebek koltuğun kenarına tutunup tırmanmaya çalışıyormuş. Oldukça mücadele etmiş. Doğan bey dayanamamış ve bebeğe yardım edip koltuğa çıkmasını sağlamış. O, bebeğin babasının kendisine teşekkür edeceğini düşünürken, hiç memnun olmadığını görmüş. Doktor arkadaşı "- Sen ne yapıyorsun?" demiş. Doğan bey şaşırmış. İyi bir tepki beklerken; farklı bir tepkiyle karşılaşmış. Ve tabii ki bunun sebebini anlayamamış. Sormuş.
Asistan arkadaşı "- O, orada koltuğa çıkmak için mücadele veriyordu.Belki bir saat uğraşacaktı ama çıkacaktı. Çıkamasa bile bunun için uğraşmış olacaktı. Ve eğer çıksaydı, ben baş parmağımı kaldırıp ona "-Aferin." diyecektim." demiş. Doğan bey, söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu düşünerek kendisine hak vermiş.
Biz Türk insanı "Haticeye değil, neticeye bakarız." Ne kadar yanlış. Biz sadece sonuç odaklı yaşarız. Başarmak için verdiğimiz çaba, mücadele önemli değildir. Ama yanlış işte.Sonuç muhakkak önemli ama verdiğimiz mücadele de çok önemli. Ve bu mücadele sonucu kazansakta kazanamasakta yılmadan denemek çok önemli.
Doğan bey bir şeyi daha sorma ihtiyacı duymuş. "-Neden başarsaydı alkışlamayacaktın, tezahüratlar yapmayacaktın ?" demiş. Arkadaşı " Eğer ben sevinç gösterileri yaparsam, o başarısının sevincini, mutluluğunu yaşayamaz. Ben onun sevincini elinden almış olurum. Ve bu sefer yapması gerektiği için, kendisi için değil; alkış için yapmaya başlar. Her başardığı işte çevresine bakıp alkış bekler. "-Alkış yoksa yapmam." demeye başlar. Halbuki bu kendi başarısı. Ve kendisi için yapmalı." demiş.
Doğan bey "-O gün, iki şey öğrendim." dedi."- Birincisi mücadelenin sonuçtan daha önemli olduğunu, ikincisi ise başarının takdir edilmesi gereken ama abartılmaması gereken birşey olduğunu. Çünkü kişinin bunu önce kendisi için yapması gerektiğini ve başardığı için duyduğu sevincin, başkalarının alkışından çok daha önemli olduğunu."dedi.
Sonuna kadar katılıyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder